Guguk Kuşu Ne Diye Öter? Tarihin Yankıları Arasında Bir Kuşun Sesi Bir tarihçi olarak geçmişin sessiz tanıklarını dinlemeyi severim. Eski bir taşın üstündeki yıpranmış bir iz, bir mektubun sararmış kâğıdı ya da ormanda yankılanan bir kuş sesi… Her biri bir çağın, bir duygunun, bir toplumsal dönüşümün hatırasını taşır. Guguk kuşu da işte bu seslerin en anlamlılarından biridir. Onun “guguk” diye ötüşü sadece bir doğa olayı değil, tarih boyunca insanoğlunun zamanı, kaderi ve değişimi algılayışının bir sembolü olmuştur. Bir Zaman Habercisi Olarak Guguk Kuşu Guguk kuşunun ötüşü, Avrupa’nın eski tarım toplumlarında baharın müjdecisi olarak kabul edilirdi. 13. ve 14. yüzyıllarda köylüler,…
Yorum BırakYolculuk ve Keşif Yazılar
Guatr Ne Zaman Tehlikelidir? Toplum, Beden ve Görünmeyen Eşitsizlikler Üzerine Sosyolojik Bir Okuma Bir araştırmacı olarak insan bedenine yalnızca biyolojik bir organizma olarak değil, aynı zamanda toplumsal bir alan olarak bakarım. Çünkü beden, içinde yaşadığı toplumun değerlerini, inançlarını ve normlarını taşır. Guatr gibi bir hastalık, sadece tıbbi bir mesele değildir; aynı zamanda kültürel anlamlarla, toplumsal rollerle ve güç ilişkileriyle örülü bir olgudur. Peki, guatr ne zaman tehlikelidir? Bu sorunun cevabı yalnızca laboratuvar verilerinde değil, insanların yaşam biçimlerinde, toplumsal cinsiyet rollerinde ve kültürel kodlarında gizlidir. Guatrın Tıbbi Tehlikesinden Sosyolojik Gerçekliğe Tıbbi olarak guatr, tiroit bezinin aşırı büyümesi sonucu soluk almayı, yutkunmayı…
Yorum BırakCengiz Han Türklerle Savaştı mı? Sosyolojik Bir Bakışla Güç, Toplum ve Kimlik Üzerine Bir sosyolog olarak tarih sayfalarına baktığımda, savaşların yalnızca toprak mücadeleleri değil, aynı zamanda toplumsal örgütlenmenin aynaları olduğunu görürüm. Her çatışma, bir toplumun kimliğini, normlarını ve rollerini yeniden tanımlar. Cengiz Han Türklerle savaştı mı? sorusu da bu bağlamda yalnızca “kimin kime saldırdığı” meselesi değil; kültürler arası etkileşim, iktidar yapısı ve cinsiyet rollerinin nasıl şekillendiğini anlamamızı sağlayan derin bir toplumsal laboratuvardır. Tarihsel Zemin: Ortak Köklerden Çatışan Kimliklere Cengiz Han, 12. yüzyıl sonlarında Orta Asya bozkırlarının çok etnili yapısı içinde doğdu. Moğollar, Türk boylarıyla aynı coğrafyayı paylaşıyor, benzer göçebe yaşam…
Yorum BırakCemal Kalyoncu Kimdir, Ne İş Yapar? — Objektif ve Duygusal Perspektiflerden İnceleme Merhaba sevgili okur — bugün alışılmış “kartvizit” tanıtımlarını bir kenara bırakıp Cemal Kalyoncu’yu hem erkeklerin sayısal merceğiyle hem de kadınların toplumsal merakıyla birlikte ele alacağız. Bir yanda “veriler ne der?” sorusu, diğer yanda “etki kim bilir ne köklerde hissedilir?” sorusu olacak. Hazırsan başlayalım. “Cemal Kalyoncu çok yönlü bir iş insanı; kimin gözünde altyapı devi, kimin gözünde medya aktörü.” Objektif Lens: Rakamlar, Projeler, Sektörler Pozisyon & Şirket: Orhan Cemal Kalyoncu, Kalyon Holding’in ve Kalyon Grup’un Yönetim Kurulu Başkanıdır. ([Vikipedi][1]) Faaliyet Alanları: İnşaat, altyapı projeleri, enerji, medya ve sanayi gibi…
Yorum BırakÖn Kabul: “16 Şubat şu kandildir” diye ezberlemek, Hicrî takvimi yok sayan bir kolaycılık. Kandiller sabit tarih değil; yıl ve aya göre kayar. 16 Şubat Ne Kandili? Ezberci Takvim Alışkanlığını Sorgulayan Bir Yazı Keskin Başlangıç: Takvimdeki rakamlarla değil, hilalle konuşalım Kabul edelim: “Şu gün şu kandil” diye sabit bir cevap aramak cazip. Ama bu arayış, Hicrî (kamerî) takvimin doğasını; yani ayın döngülerine göre hareket eden, her yıl miladî tarihte kayan bir sistemi görmezden geliyor. Bugün 16 Şubat’a bir anlam yüklemek istiyorsanız önce şunu bilmelisiniz: Regaib, Miraç, Berat, Kadir ve Mevlid Kandilleri miladî takvimde sabit değildir; her yıl farklı günlere denk…
Yorum BırakKoç Holding ve Enerji Sektöründeki Gücü: İktidar, Strateji ve Toplumsal Etkileşim Siyaset, yalnızca devletin iç işleyişiyle sınırlı kalmaz. Güç ilişkilerinin, kurumların ve ideolojilerin nasıl şekillendiği, toplumun en derin katmanlarına kadar etki eder. Bir siyaset bilimcisi olarak, her kurum ve her güç yapısı, toplumun düzenini belirleyen birer unsur olarak karşımıza çıkar. Güç, yalnızca fiziksel bir kuvvet olmanın ötesine geçer; aynı zamanda toplumsal ve ekonomik yapıların nasıl şekilleneceğini belirleyen bir stratejidir. Bu bağlamda, büyük iş konglomeratlarının, özellikle de enerji gibi stratejik sektörlerde faaliyet gösteren devlerin, toplumsal düzen ve iktidar üzerindeki etkisi büyük bir önem taşır. Koç Holding, Türkiye’nin en köklü ve en…
Yorum BırakGöçükçü: Yeraltında Emek, Öğrenmede Derinlik Her sabah sınıfa adım attığımda, öğrenmenin dönüştürücü gücünü hissederim. Tıpkı bir madenci gibi, bilgi katmanlarının altına iner, görünmeyeni görünür kılmaya çalışırım. Öğrenme de tıpkı yeraltı gibidir; sabır, dikkat ve emek ister. Bu yazıda sizlerle, çoğu zaman adını duymadığımız ama yaşamın görünmeyen kahramanlarından biri olan göçükçülerin dünyasına, pedagojik bir gözle bakacağız. Peki, göçükçü ne iş yapar ve bu emek bize öğrenme konusunda ne anlatır? Göçükçü Kimdir? Yeraltının Sessiz Öğretmeni Göçükçü, madenlerde meydana gelen göçükleri temizleyen, çöken alanları güçlendiren ve çalışma alanını yeniden güvenli hâle getiren kişidir. Yani bir göçükçü, enkazı kaldırmakla kalmaz, aynı zamanda yeni bir…
Yorum BırakGönül Bağı Ne Zaman? İnsan İlişkilerinin Görünmeyen Zamanı Tarihin Kalbinden Günümüze: Gönül Bağının Serüveni İnsanlık tarihi boyunca gönül bağı, hem kültürel hem de psikolojik bir olgu olarak varlığını sürdürdü. Eski çağlardan bugüne, insanlar birbirine sadece akılla değil, gönülle de bağlanmanın yollarını aradı. Gönül bağı dediğimiz şey, görünmeyen ama hissedilen bir bağdır; zamanla kurulmaz, bazen bir bakışta oluşur, bazen de yılların emeğiyle derinleşir. Tarihin en eski metinlerinde bile, gönül bağına dair izler vardır. Antik Yunan’da Platon’un Symposion adlı eserinde ruhların bir bütünken ikiye ayrıldığı ve her bir yarımın diğerini aradığı anlatılır. Bu düşünce, gönül bağının aslında varoluşsal bir arayış olduğunu gösterir.…
Yorum BırakHiç düşündünüz mü, Hanbelîlik gelecekte hangi yoruma evrilecek? Bugün, tarih boyunca metne sıkı bağlılığıyla tanınan bu düşünce geleneğinin, modern dünyanın hızla değişen değerleri karşısında nasıl bir duruş sergileyebileceğini konuşalım. Bu yazı bir cevap arayışı değil; aksine bir davet—hep birlikte “yarının Hanbelîliği”ni düşünme daveti. Çünkü bazen bir mezhep, yalnızca geçmişin değil, geleceğin de sesi olabilir. Uyarı: Okurken zaman zaman “Ben de acaba hangi yorumdanım?” diye düşünebilirsiniz. Hanbelîlik Hangi Yorum? (Geleceğin Metinle Diyaloğu) Hanbelîlik, kökeninde metne bağlılık, sade ibadet anlayışı ve ihtiyatlı yorum çizgisiyle tanınır. Ancak her çağın kendine özgü soruları vardır: Dijital çağda fetva kimden gelir? Yapay zekâ ile üretilen bilgi…
Yorum BırakAhuzar Oldu Ne Demek? Duyguların Derinliğine Yolculuk Bir kelime bazen bir hayatın özetidir. “Ahuzar oldu” ifadesi, Türkçenin eski ve duygusal köklerinden süzülüp gelen, insanın iç dünyasındaki kırılmaları, yıkımları anlatan derin bir deyiştir. Özellikle Anadolu’da, bir olayın ya da birinin “çok üzücü, çok acıklı bir hale gelmesi” için kullanılır. Bu kelime, yalnızca bir durumun kötüye gittiğini değil, aynı zamanda içsel bir sarsıntıyı, kalpten gelen bir acıyı da ifade eder. Ahuzar Kelimesinin Kökeni ve Anlamı “Ahuzar” kelimesi Arapça kökenlidir. “Ah” (üzüntü, iç çekiş) ve “huzar” (yıkım, keder) birleşiminden gelir. TDK’ye göre “ahuzar olmak”, “çok acıklı, üzücü bir hale gelmek” anlamına gelir. Günlük…
Yorum Bırak