İçeriğe geç

Gıda silme nedir ?

Gıda Silme Nedir? Toplumsal Cinsiyet, Çeşitlilik ve Sosyal Adalet Perspektifinden Bir Bakış

Son yıllarda “gıda silme” (food waste) kavramı, çevresel sürdürülebilirlik ve ekonomik verimlilik gibi alanlarda sıklıkla tartışılmaya başlandı. Ancak bu olgunun toplumsal cinsiyet, çeşitlilik ve sosyal adalet açısından da önemli etkileri vardır. Sadece bir çevre meselesi olarak bakmak yetersiz olur. Çünkü gıda silme, aynı zamanda toplumsal eşitsizliklerin, kültürel farkların ve ekonomik adaletsizliklerin bir yansımasıdır.

Ben İstanbul’da bir sivil toplum kuruluşunda çalışıyorum ve sokakları, toplu taşımayı, insanların günlük yaşamını gözlemleyerek bu tür toplumsal meseleleri daha yakından anlayabiliyorum. Gıda silme, bazı gruplar için sadece bir “israf” olayıyken, diğerleri için bir hayatta kalma meselesi haline gelebiliyor. Bu yazıda, gıda silmenin farklı toplumsal gruplar üzerindeki etkilerini, bu konuyu nasıl daha geniş bir çerçevede ele alabileceğimizi inceleyeceğim.

Gıda Silme Nedir?

Gıda silme, henüz tüketilmeden çöpe atılan veya kaybedilen yiyeceklerdir. Bu, tarlada, mağazada, evde veya restoranlarda olabilir. Türkiye’de ve dünyada her yıl milyonlarca ton gıda israf edilmektedir. Yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda çevresel açıdan da ciddi bir problem yaratır. Ancak daha derinlemesine düşündüğümüzde, gıda silmenin toplumsal yapıları nasıl etkilediğine dair daha geniş bir perspektif elde edebiliriz.

Gıda Silme ve Toplumsal Cinsiyet

Toplumsal cinsiyet, gıda silmenin en göz ardı edilen etkilerinden biridir. Özellikle kadınlar, genellikle yemek hazırlama ve ev içi işlerle ilişkilendirilir. Sokakta karşılaştığım bir sahneyi örnek vermek gerekirse, sabah işe giderken köşe başındaki simitçiye uğrayıp kahvaltı yapmak için bir simit alan kadın, sonrasında ofisinde ya da evinde kalan simitleri çöpe atabiliyor. Kadınların yemek pişirme ve alışveriş yapma sorumluluğu, bazen gereksiz gıda alımına veya gıdanın tüketilemeden kaybedilmesine yol açabiliyor.

Gıda silme ile mücadele etmek, kadınların evdeki rollerini gözden geçirmeyi de içeriyor. Kadınların evdeki yemek üretiminde, tasarruflu ve etkili planlamaya gitmeleri, israfı önlemek için bir çözüm olabilir. Fakat, toplumsal normlar kadının bu yükünü artırdığı sürece, gıda silmenin önüne geçmek zor olacaktır.

Gıda Silme ve Çeşitlilik: Kültürel Farklılıklar

Gıda silme meselesi, yalnızca ekonomik faktörlerle değil, aynı zamanda kültürel çeşitlilikle de ilgilidir. İstanbul gibi bir şehirde, farklı kültürlerden gelen insanlarla etkileşimde bulunmak, yemek alışkanlıklarının ve israfın nasıl şekillendiğini görmek mümkün. Örneğin, bazı topluluklar yemeklerini fazladan hazırlayıp paylaşma alışkanlığına sahipken, bazıları ise fazla yemek pişirip çöpe atabiliyor.

Bir zamanlar birlikte çalıştığım bir grup mülteci, her hafta sonu ihtiyaç sahipleriyle yemek paylaşıyor, kalan yemekleri asla çöpe atmayarak insanlara dağıtıyordu. Bu tür kültürel pratiğin yaygınlaşması, gıda silme oranlarını düşürmeye yardımcı olabilir. Diğer taraftan, bazı toplumlarda ise yemeklerin sadece bireysel olarak tüketilmesi ve artan gıdanın genellikle israf edilmesi bir norm haline gelmiştir. Gıda silme, bu farklar doğrultusunda şekilleniyor ve farklı kültürel pratikler arasında köprüler kurarak çözümler üretmek gerekiyor.

Gıda Silme ve Sosyal Adalet

Gıda silme, sosyal adaletle doğrudan bağlantılıdır. Türkiye’de özellikle düşük gelirli mahallelerde yaşayan insanların, kaliteli gıdaya erişimleri sınırlıdır. Sokakta gördüğüm o çocukların her gün ekmek almak için marketten parça parça dilimler satın alıp, yavaşça tüketmelerini izlerken, daha varlıklı mahallelerde yiyeceklerin neredeyse hiçbir zaman kalmıyor olması, bu eşitsizliğin bir yansımasıdır.

Yüksek gelir grupları, fazla gıda alımı ve israfına daha fazla meyilli olabilirken, düşük gelirli gruplar, gıdaya erişimde ciddi sıkıntılar yaşayabiliyor. Gıda silmenin çözümü için yalnızca tüketici davranışlarını değiştirmek yeterli olmayacaktır. Aynı zamanda, herkesin eşit şartlarda gıdaya erişebilmesi için sosyal adaletin sağlanması gerekir.

Gıda Silmenin Toplumdaki Farklı Gruplara Etkisi

Gıda silmenin toplumun farklı kesimlerine etkisi, sadece ekonomik faktörlere değil, kültürel ve toplumsal yapıya da bağlıdır. Sokakta yürürken karşılaştığım bir grup öğrenci, genellikle sağlıksız fast-food yemeklerini atık olarak bırakırken, büyük bir kısmı da yiyeceklerini tam tüketmeden atabiliyor. Aynı mahalledeki yaşlı bir çift ise, yemeklerinin hemen hemen tamamını tükettikten sonra yalnızca küçük bir miktar artan yiyeceği çöpe atabiliyor. Her iki durumda da, yaşam tarzları, ekonomik durumları ve yemek alışkanlıkları farklılık gösteriyor.

Gençlerin fazla yemek tüketme eğilimlerinin ve gıda silme alışkanlıklarının artmasının, eğitim ve bilinçlendirme ile ilişkili olduğunu düşünüyorum. Toplumda, gıda israfının sadece çevreye değil, aynı zamanda toplumsal eşitsizliğe yol açtığına dair farkındalık yaratılmalı.

Sonuç: Gıda Silme Sorununa Çözüm Arayışı

Gıda silme, yalnızca çevresel değil, toplumsal ve ekonomik açıdan da derin bir meseledir. Toplumsal cinsiyet eşitsizliği, kültürel farklılıklar ve sosyal adalet meseleleri bu konuda önemli rol oynar. Sokakta, evde, işyerinde ya da markette gördüğümüz her gıda kaybı, bu daha büyük yapısal sorunlarla bağlantılıdır.

Bu soruna çözüm bulmak için, hem bireysel sorumlulukların arttırılması hem de toplumsal yapının gözden geçirilmesi gerekmektedir. Daha eşitlikçi, sürdürülebilir ve adil bir gıda sistemi için, gıda silme ile mücadelede hep birlikte adım atmalıyız.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

şişli escort deneme bonusu veren siteler 2025
Sitemap
grandoperabetilbetgir.netbetexper girişbetexper yeni girişsplash